Klasik bir başlangıçtır, bu konuya ''3 tarafı denizlerle çevrili ülkemiz'' diye başlamak. Evet doğru, denizimiz bol. Ancak gerçek manada turizme ve seyahate verimli liman ve koylarımız, malesef genel olarak Güney Ege bölgemize sıkışmış durumda. Karadeniz başlı başına coğrafi koşulları ve iklimi dolayısıyla zor bir deniz. Koy ve liman bakımından da malesef çok zengin değil. Güney kıyılarımız Akdeniz'de ise iklim daha elverişli, deniz daha sıcak. Ancak koy ve liman bakımından çok fazla seçeneğin olduğu bir yapıya sahip değil. Bu 2 denizde de dağların denize paralel olması, bizlere uzunca sahiller, ya da kıyıdan hemen başlayan yüksek dağlar sunuyor. Hal böyle olunca, 3 tarafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen, Ege'mize sıkışıveriyoruz ve ülkemizde denizcilik, halen gelişmekte diyebileceğimiz, yani daha gelişmesi gereken bir statüde kalıyor.

Özellikle pandemi sonrası şehir hayatlarından sıkılan insanlarımızın, ülkemizin cennet köşelerine kaçma hevesiyle beraber, denizlerimize ve özellikle yelkenciliğe olan ilgi bir hayli arttı. Sıfır ve 2. el tekne satışlarında hiç görülmeyen bir artışla, birçok avrupa markasının Türkiye mümessilleri en çok satış yapılan bayiler seçilirken, ülkemize gelen tekneler bir bir Güney Ege sahillerimize talep göstermeye devam ediyor. Bu durum olumlu görünebilecek bir konu gibi gözükse de, beraberinde bazı dezavantajları da getirmekte. Özellikle artan tekne sayısının barınma ihtiyacına bağlı olarak ülkemizde bulunan marina kapasitelerinin kısıtlı olması, bu bağlamda astronomik şekilde artan marina fiyatları, birçok amatör ve bu sektörden geçimleriniz sağlayan tekne sahiplerinin ortak derdi olmuş durumda.
Ancak bu durum artan talebi pek de azaltmış gibi gözükmüyor. Her geçen gün yelkenli tekne kiralama firmalarıyla beraber, yelken okulları ve yelken eğitimi merkezleri de sayıca bir hayli artmakta. Hal böyle olunca, niteliğin kaybolduğu ancak niceliğin arttığı bir duruma doğru evrilen bir sektör oluşmaya başladı diyebiliriz.
Özellikle sosyal medyada, ve yer yer denizlerde de karşılaştığımız eğitmenler ve yelken okulları, hiç olmadığı kadar karşımıza çıkıyor. Yelken yarışlarını takip ettiğimiz katılımcıların çok büyük çoğunluğunun yelken okulları ve kursiyerlerinin oluşturduklarını görüyoruz.
Hal böyle olunca, bu işe gönül vermiş, yelkenciliği öğrenmek, tekne kiralayabilmek ya da satın alabilme seviyesine gelmek isteyen amatör denizcilerin, bu çetrefilli işi verimli bir şekilde öğrenebilmeleri için, iyi bir araştırma yapmaları gerekiyor.
Peki iyi bir yelken okulu seçerken, verimli bir eğitim alabilmek adına nelere dikkat etmeli?
Lokasyon
Her şey hayal etmekle başlar. Öncelikle bu işi öğrendiğinizde, hangi denizlerde yelken yapmak isteyebileceğinizi hayal edin ve eğitim almak istediğiniz lokasyonu buna göre seçin. Çünkü yelkencilik ve denizcilik, sadece tekne kullanabilmekten ibaret değildir. Kapsamlı bir eğitimde coğrafyayı tanıma, hiç tanımadığınız bir coğrafyada seyir yapabilme, o bölgenin adabı, kültürü, uğradığınız koylar ve restoranlardaki kuralları bile eğitimin bir parçasıdır.
Dolayısıyla örnek olarak siz İstanbul'da yaşayan, ancak tatillerini güney ege kıyılarında tekne kiralayarak seyir yapmak isteyen biriyseniz, eğitiminizi de güney ege kıyılarında, mümkünse konaklamalı olarak almanız daha mantıklı ve verimli olacaktır.
Ancak amacınız sadece haftasonları Kalamış'tan çıkıp, adalara keyif yapmaya gitmekse, İstanbul'da gerçekleşen kısa eğitimleri tercih edebilirsiniz.
Akreditasyon
Sektöre olan talebin artmasıyla, bahsettiğimiz gibi niteliksiz okul ve eğitmen sayısı da malesef ki artış göstermekte. Okulunuzu ya da eğitmeninizi seçerken, mutlaka bağlı olduğu kuruluş, sahip olduğu yeterlilik, ehliyet ve tecrübelerini uygun bulduğunuz kişi ve kurumlardan eğitim alın. Bir işi sıfırdan öğrenmek, yanlış öğrenilen bir şeyi düzeltmekten daha kolaydır.
Tekneler ve Güvenlik
Önce güvenlik, sonra konfor. Eğitim alacağınız tekne ve donanımı, doğru okulu seçmekte çok önemli bir nokta. Teknelerin can yelekleri, yangın söndürücüler, ilk yardım çantaları, can salı gibi güvenlik ekipmanlarının eksiksiz olduğundan emin olun.
Sonrasında tabi ki konforlu teknelerde eğitim almak, herkesin hakkı. Performans veya yarış teknelerinde eğitim almaktansa, ileride satın alacağınız ya da kiralayacağınız tekne modellerine yakın teknelerle eğitim almak, sizler için daha verimli olacaktır.
Eğitim Süresi ve Şeması
Tabi ki herkesin öğrenme becerisi ve hızı farklıdır. Ancak bu işi gerçek manada öğrenebilmek ve temel yetilerinizin tam anlamıyla oturabilmesi için, minimum 2 ya da 3 haftalık bir eğitim öngördüğümüz süredir. Sizlere 1 hafta gibi kısa bir sürede bu işi öğreterek sertifika vermeyi vaat eden kimselere itibar etmeyiniz. Zaten belli bir kuruluşa bağlı okul ve eğitmenler, belli bir eğitim şemasını takip etmek zorundalar. Dünyanın hiç bir noktasında da 2 haftadan az bir sürede sertifika veren bir kuruluş bulamazsınız.
Sail.Lab olarak Smart Sailor eğitim programımızda, katılımcılarımız emin ve güvenli adımlarla bu süreçte ilerlemelerini sağlıyoruz. Temel eğitimlerini tamamlayan kişiler, kendi teknlerini satın almadan ya da kiralamadan önce, Flotilla seyirlermizde gözetmenler eşliğinde seyir yapıyor, ve ilk acemilik süreçlerini güvenli bir şekilde tamamlıyorlar.
Tekne Ehliyeti ve Sertifika
Ülkemizde yapılan son düzenlemelerde, T.C. vatandaşlarının Türk sularında, Türk bayraklı tekneleri kullanabilmeleri, resmi olarak Amatör Denizci Belgesi ile yeterli oluyor.
Ancak ADB için verilen pratik eğitim son derece yetersiz ve gerçekçi değil. Dolayısıyla bu belgeyi almış olsanız bile, mutlaka minimum 2 haftalık bir pratik eğitimden geçmeniz gerekir. Bu bağlamda Türkiye Yelken Federasyonu'nun akredite okullarından alacağınız eğitim sonucunda elde edeceğiniz Yelkenli Yatçılık 1,2 ve 3 sertifikalar, ADB ile beraber bu işin pratik eğitimini tamamladığınız belgeleyen sertifikalar olacak, ve tekne kiralamak istediğiniz noktada bunlara ihtiyacınız olacaktır.
Comments